Stephen Larrabee Aydınlık’a konuştu: ABD Erdoğan’dan vazgeçmiş değil
Washington ile Tayyip Erdoğan’ın arasındaki ilişki kesinlikle sona
ermedi... ABD’nin hoşuna gitmeyen şeyler var tabii. Ama her ne kadar
Erdoğan’ın siyasetlerini bazı açılardan sevmese de bu ilişkinin
değişmesi şimdilik pek olası görünmüyor
ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından RAND Corporation’ın Avrupa Güvenliği Masası Şefi Stephen Larrabee ile Fethullah Gülen ile Başbakan Erdoğan arasındaki çatışmaları konuştuk. Diğer birçok Amerikalı uzmana göre daha temkinli konuşan Larrabee, Washington’un Erdoğan’ı bir kenara attığı yönündeki iddiaları hararetli bir şekilde karşı çıkıyor. Larrebee, Soğuk Savaş’ın en şiddetli dönemlerinde, 1978-1981 yılları arasında, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Beyaz Saray Milli Güvenlik Kurulu üyesi(MGK/NSC) Sovyetler ve Doğu Avrupa uzmanıydı. Carter’ın Sovyetler konusunda sağ kolu olarak biliniyordu ve bugün de Washington’un en kıdemli Avrasya, Rusya, Doğu Avrupa ve Türkiye uzmanı. Larrabee’nin Türkiye ve Başbakan Erdoğan ile ilgili değerlendirmeleri Washington Yönetimi’nin siyasetlerinden bağımsız değil...
‘Gülen’in eleştirileri Batı’nın eleştirileridir’
- Gülen ile Erdoğan arasındaki kavgayı genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gülen’in Financial Times’da çıkan yazısını (11 Mart) görmüşsündür. Tam bir serbest kürsü makalesi yazmış. Görüşlerini açıklıyor ve farkını ortaya koymaya çalışıyor. Erdoğan’ın adını anmıyor. Ancak Erdoğan’ın yanlış yaptığını düşündüğü noktaları ve olguları ortaya koymaya çalışıyor... Ve biliyorsun, Erdoğan ilk iktidara geldiğinde hemen hemen her konuda anlaşıyorlardı. Ancak Erdoğan daha otoriterleşince aralarında besbelli derin bir çatlak oluştu ve bugün bu çatlak düzeltilemez bir şekilde açıldı. Bence Gülen, birçok anlamda destek veren bir konumda bulunuyor, Erdoğan ise...
Yani, Gülen Financial Times’daki makalesinde şunlara açıklık getiriyor; hiç bir zaman hiç bir siyasal partiye üye olmamış ve kendisini bir filozof veya entellektüel düşünür gibi görüyor. Ve böyle kalmaya devam etme niyetinde. Erdoğan’ın İslamcıların toplum içinde takınması gereken rolden ayrıldığını düşündüğü için, bir İslamcının toplum içindeki rolünün ne olması gerektiği konusunda bir açıklama yapma ihtiyacı hissediyor, yani ahlaki bir sorumluluk hissediyor. Tüm bunlardan sonra 30 Mart seçimlerinde Erdoğan oy kaybetmezse çok şaşırırım...
- Ama önceden ittifak halindeydiler...
Gülen açısından yollarının ayrılma sebebi, FT’deki makalede oldukça açık biçimde ana hatlarıyla konulmuş. Türkiye’nin yanlış bir yöne gittiğinden ve görmek istediği gerçek demokratik devletin bu olmadığından endişeleniyor.
- Yani sebep yalnızca Erdoğan’ın demokratik olmayan yöntemleri mi?
Yani Gülen durumu bu şekilde görüyor. Bence bu eleştiriyi herkes yapıyor. Demek istediğim, eleştirdiği noktalar birçok Türk’ün, öfkeli Türk’ün özellikle eleştireceği noktalar. Ayrıca Batı’nın da eleştireceği şeyler. Tüm söyleyebileceğim bu. Aralarındaki ayrışma şimdi açıkça görünüyor. Ancak bu ayrışmanın giderek derinleştiği önceden belliydi, aralarında zaten sorunlar vardı.
- Peki ne zaman başladı?
Yani ben bunu kesin olarak söyleyemem ama birkaç yıl öncesini düşünürseniz, savcı Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ı Meclis Komisyonu’ndan önce almaya çalıştı ve Erdoğan bir yasa çıkararak Fidan’ın komisyondan önce alınamayacağını söyledi. Aralarındaki ayrışma o zamandan belliydi. Yani ibareler hep vardı. Gülen, Erdoğan’ın İsrail politikasının evrildiği yöne de karşı çıkıyordu. Sonuçta gelinen noktanın işaretleri vardı ama şimdi çok açık ve çok daha duygusal bir şekilde ortaya çıktı.
- İttifaklarının Haziran 2011 seçimlerinin ardından bozulduğunu söyleyebilir miyiz?
Resmi bir ittifak olduğunu düşünmüyorum, yalnızca birbirleriyle görüşüyorlardı. Ancak aralarındaki ayrılığın o tarihlerde başladığı ortada.
‘Erdoğan’la ilişkimiz devam ediyor’
- Washington ile Erdoğan’ın arasındaki ilişkinin bir sona geldiğini söyleyebilir miyiz?
Hayır, hayır... Kesinlikle doğru değil... ABD’nin hoşuna gitmeyen vs. şeyler var tabii. Ama ABD ile Türkiye arasında hala güçlü bir bağ ve birliktelik var. Ve her ne kadar Erdoğan’ın siyasetlerini bazı açılardan sevmese de, bu ilişkinin değişmesi pek olası durmuyor...
- CHP lideri Kılıçdaroğlu en son Washington’a gitti, sonrasında ABD Büyükelçisi kendisiyle kapalı kapılar ardında görüştü... Size göre Kılıçdaroğlu ABD için Erdoğan’a alternatif olabilir mi?
ABD Türk içişlerine karışmaz, Wahsington hangi hükümet iktidara gelirse onunla temasa geçer. Şu an Erdoğan iktidarsa ve dolayısıyla temel muhatap da o... Buna rağmen Washinton, CHP dahil diğer partilerle de bağlarını iyi tutmaya çalışıyor. Ama bir alternatif arayışı içinde değil.Yani iç siyasete karışmaz; Gülen olsun, ya da CHP olsun, veya bir başka parti... Bu tabii ki Erdoğan’ın her yaptığına katıldığı anlamına da gelmiyor. Ama ne olursa olsun, Washinton seçilmiş partiyle muhatap oluyor.
- Erdoğan’ın Rusya ziyaretini ve Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme talebini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu mesele, ABD’deki birçok insan için de anlaması güç bir durum. Pek bir anlam da ifade etmiyor çünkü Şanghai İşbirliği Örgütü’nü herhangi bir şekilde AB’ye benzetmek son derece zor. Ve AB’ye katılmanın faydaları, ŞİÖ’nün sunacağı imkanlarla kıyaslanamayacak kadar fazla...
İran’la ilişki ABD sayesinde
- Erdoğan’ın İran ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?Artık Batı’dan ziyade daha Avrasyacı bir siyaset mi izliyor?
Hayır, İran ile Türkiye’nin ilişkileri, -özellikle Ankara’nın Suriye’ye yönelik izlediği siyaset nedeniyle- bir süredir iyi gitmiyordu. Ama artık ABD’nin de İran politikasında... Şöyle diyelim, ABD ile İran tekrar müzakerelere başladı. Bu Türkiye için de, İran’la ilişkilerini iyileştirmek için ve geçmişteki gerginlikleri düzeltmek için açık bir kapı oldu. Ve bu kesinlikle belli başlı yeni bir yönelik olduğu anlamına gelmiyor, bir başka oluşuma dahil olma... nasıl ifade etsem bilemiyorum...
Yani bilirsin, Türk siyasetinde temel bir değişim, bir kaymaya yol açmıyor...
- Türkiye’de bazı çevreler Erdoğan’a karşı yapılan yolsuzluk operasyonunun İran ve Rusya ile kurduğu ilişkilerden dolayı yapıldığını öne sürüyor... İran’ın Türkiye’deki paraları da göz önüne alındığında, bu senaryoyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu operasyonun ve ortaya saçılan ses kayıtlarının vs. arkasındaki temel motivasyonun ne olduğunu bilmiyorum. Ama Erdoğan’ın politikaları konusunda belli bir memnuniyetsizliğin olduğunu ortaya koyduğu açık. Ve yolsuzluğun da bu kadar derin olduğu da göz önüne alınınca...
İran ve Rusya ile olan ilişkilere cevaben yapılmış bir operasyon olduğunu düşünmüyorum. Bundan ziyade, yolsuzluğun kendisine yönelik bir memnuniyetsizliği ve meselenin çok derin ve hassas olduğunu gösteriyor.
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/35988-stephen-larrabee-aydinlika-konustu-abd-erdogandan-vazgecmis-degil.html
0 comments
Write Down Your Responses