Emine Hanım Esma Esad'a telefon ederse ne olur
Ortadoğu uzmanı siyaset bilimci
Stanislav Tarasov, “Erdoğan’ın Esad ile arası neden bozuldu?” sorusuna yanıt
verirken, “Yakın dostluğu paylaşan Esma Esad ve Emine Erdoğan eşleri olmadan
sohbet etmek için bazen görüşürlerdi. Doğrusunu söylemek gerekirse iki üst
düzey komşu kadını bugün de birbirleri hakkında kötü bir söz bile demiyor ve
onlardan birinin uzun aradan sonra diğerine yine telefon etmesi halinde
sohbetin olumlu olacağı tahmin edilebilir” dedi.
Rusya’nın Sesi’nin, Ortadoğu
uzmanı siyaset bilimci, gazeteci Stanislav Tarasov imzalı yansıttığı haberde
“Erdoğan’ın Esad ile arası neden bozuldu?” sorusuna yanıt arandı.
Haberde öncelikle, “Beşşar Esad
ve Recep Tayyip Erdoğan bir zamanlar birbirine ‘kardeş’ diyor, ailece
arkadaşlık ediyordu. Ama sonra uzun zamandır sadece medya kuruluşları
vasıtasıyla iletişim sürdürüyorlar, hem de bunun dostça olduğu hiç de
söylenemez” denilirken, "iki komşu ülkenin ilişkilerinin bozulmasında
kişisel faktör ne kadar önemli?” sorusu soruldu.
Haberde Siyaset Bilimci Stanislav
Tarasov’un şu yorumlarına yer verildi:
“Türkiye Başbakanı, Suriye
Cumhurbaşkanı’nın kaderi ile ilgili bir sürü karamsar tahminlerde bulundu.
Erdoğan açıklaması, Alman medyalarına verdiği demeçte ‘Türkiye Suriye’deki
teröristleri desteklemesinin bedelini ağır ödeyecektir’ ifadesini kullanan
Suriye Cumhurbaşkanı’na sert bir yanıta benziyor.’
Türkiye Başbakanı ve Suriye
Cumhurbaşkanı basın kuruluşları vasıtasıyla ilk kez birbirine yönelik sert açıklamalarda
bulunmuyorlar. Esad ve Erdoğan’ın görüş teatisinde bulunmak için arabuluculara
ihtiyacının olmadığı ve birbirleri hakkında görüşlerinin tamamen farklı olduğu
zamanını hatırlamak bile zor. Bu arada sadece üç yıl önce iki komşu ülkenin
liderleri birbirine kardeş diyorlar, aileleri ise arkadaşlık ediyordu.
“ESMA ESAD VE EMİNE ERDOĞAN
GÖRÜŞÜRLERDİ”
Türk basını Esad ve Erdoğan’ın
aileleriyle birlikte Türkiye’nin güneyinde tatil yaptıkları, uzun uzun dostça
sohbet ettikleri ve ortak siyasi planları bile kurduklarını arada bir
hatırlatıyor. Yakın dostluğu paylaşan Esma Esad ve Emine Erdoğan ise eşleri
olmadan sohbet etmek için bazen görüşürlerdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse iki
üst düzey komşu kadını bugün de birbirleri hakkında kötü bir söz bile demiyor
ve onlardan birinin uzun aradan sonra diğerine yine telefon etmesi halinde
sohbetin olumlu olacağı tahmin edilebilir. Eşlerine gelince durum çok daha zor.
Arap medyalarının bildirdiğine göre Erdoğan’ın bu yılın Mayıs ayında
Washington’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Türkiye Başbakanı ABD Başkanı
Obama’ya ‘Esad’ı iktidardan uzaklaştırması için’ ‘kişisel ricasında’
bulunmuştu. Bilindiği gibi bu rica yerine getirilmemişti. Bundan sonra ise ABD
Dışişleri Bakanı John Kerry Moskova’ya ziyaretle gelip Cenevre 2 düzenlenmesi
yöntemiyle Suriye krizinin çözümü konusunda Rus meslektaşı Sergey Lavrov ile
anlaşmaya ulaşmıştı. Ankara’da bu anlaşmalar kuşku ile karşılanmıştı. Ama biraz
sonra bu kuşkuların boş yere olduğu anlaşılmıştı. Çünkü o zamana doğru Batı’nın
Esad’ı müzakere ortağı olarak görmeye başladığı ile ilgili açık mesaj yapılmış
oldu. Ama görünüşe göre Ankara bu mesajı almamıştır.
“BATILI MEDYALARIN TEMSİLCİLERİ
ŞAM’A SIK SIK GELMEYE BAŞLADI”
Rusya ile Amerika arasında
Suriye’deki kimyasal silahların imhası anlaşmasının imzalanmasının ardından
Erdoğan verdiği demeçte ‘Esad’a güvenmeme’ çağrısında bulundu. Erdoğan Esad’ı
‘devlet adamı’ olarak görmediğini, ‘terörist’ olarak gördüğünü söyledi. Aynı
zaman ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü
uzmanlarının Suriye’deki kimyasal silahlar imhası süreci çerçevesinde ilk
operasyonunu başarıyla gerçekleştirdiklerinden dolayı Beşar Esad’ı övdü.
Şu an ise gündemi işgal eden konu
Suriye krizi çözümünün siyasi aşamasına geçme, Uluslararası Cenevre 2
Konferansı çağrılmasının koşulları ve tarihinin belirlenmesidir. Batılı
medyaların temsilcileri Şam’a sık sık gelmeye başladılar. Beşşar Esad Batılı
televizyon kanalları ve gazete sayfalarından düşmüyor. Peki, Türkiye şimdi ne
durumda? Dünya toplumunun ciddiye alabileceği Suriye’li muhalif güçleri
koalisyonunu oluşturma çabaları şimdiye kadar sonuçlar vermemişti. Ayrıca
Amerika ve Avrupa medyalarında çok sayıda çıkan yorumlar etkisiyle Batı kamuoyu
Türkiye’yi ‘Suriye’deki terör gruplarını destekleyen’ bir ülke olarak
algılamaya başladı.
“TÜRKİYE’NİN HIZLI VE ÖLÇÜLÜ
DAVRANMASI GEREKİYOR”
Şimdiki durumda Türkiye’nin hızlı
ve ölçülü davranması gerekiyor. Aksi halde ülke ‘kaybeden tarafta’ yani Suriye
ile ilgili Rus-Amerikan anlaşmalarının imzalanmasının ardından da Esad’ın zorla
iktidardan uzaklaştırılmasına yönelik eski stratejiye uymaya devam eden Orta
Doğu ülkelerinin başında kalma tehlikesiyle karşı karşıya gelebilir. Kim bilir,
belki de gelinen noktada tek telefon görüşmesi her şeyi çözebilirdi. Tarafların
karşılıklı isteği varsa söylenmesi gereken sözler de bulunacak. Siyaset –
sıradan bir komşular arasındaki ilişkilerin aynısı değildir. Burada siyasi
gereklilik varsa kişisel dargınlıklar kolay kolay unutulur.”
0 comments
Write Down Your Responses