Mısır Genelkurmay Başkanı’nın ABD ve Ortadoğu tezleri
“ABD Ortadoğu’daki tüm askeri personelini
kalıcı olarak geri çekmeli” Bu cümle, Tuğgeneral Sobhi’nin yazdığı tezin önüne
koyduğu özet. Sobhi, herhangi bir general değil. Şu an Mısır Genelkurmay
Başkanı
Sobhi'nin tezini yazdığı yer,
cümlenin önemini daha da artırıyor. Sobhi, 2005 yılında ABD'de eğitim için
Pensilvanya'da bulunan Amerikan Kara Kuvvetleri Savaş Koleji'ne gidiyor.
Aydınlık'ın ulaştığı, Sobhi'nin burada eğitmenlere teslim ettiği resmi tez.
Tezin kayıtlara giriş tarihi, 18 Mart 2005. Proje danışmanı Prof. Douglas
Lovelace. Tez, "ABD'nin Ortadoğu'daki askeri varlığı: sorunlar ve
gelecek" başlığını taşıyor.
Sobhi, ABD'nin Ortadoğu ve Körfez
ülkelerindeki askeri varlığının geçmişteki etkilerini ve gelecekteki
sonuçlarını inceliyor. Mısır Genelkurmay Başkanı'nın ABD'de yazdığı tezin
sonucu, ABD'ye yönelik bir tavsiye: "Stratejik hedeflerinize bundan sonra
askeri varlık ve yöntemlerle değil, ekonomik yollardan ve uluslararası hukuk
çerçevesinde ulaşmaya çalışın." Mısırlı Tuğgenerale göre ABD'nin
kullandığı başlıca yöntem, askeri müdahaleler ve ve askeri üsler kurmak.
Sobhi'nin görüşüne sonuç: Başarısızlık.
El Kaide'nin evrimi
El Kaide, Sobhi'nin tezinde evrim
geçiren bir örgüt. Mısırlı subay, El Kaide'nin soğuk savaşta Afganistan'da
ortaya çıktığını ve uzun süre Suudi Arabistan tarafından desteklendiğini
vurguluyor. ABD'nin Körfez ülkelerindeki üsleri, El Kaide'nin hedefi haline
geliyor. Teze göre bu üsler "Osama Bin Laden'in gözünde Müslüman
topraklarının 'işgaline' eşit".
Ancak Mısırlı subay, El Kaide
bağlantılı örgütlerin Ortadoğu'daki ‚rejim değişikliği' projesinde oynadığı
rolün de altını çiziyor. Suriye gibi ülkelerde yaratılan istikrarsızlık,
özellikle El Kaide'ye yaradı.
ABD İsrail’e mesafe koymalı
Mısırlı subaya göre, ABD’ye
bölgedeki hedefleri için İsrail’le stratejik ilişkisini tekrar gözden
geçirmeli. Subayın tezine göre birleşik ve demokratik Irak hedefi, İsrail’in
ulusal güvenlik stratejisi ile çelişiyor. Bu strateji, Arap ülkelerinin
parçalanmasına ve oluşan istikrarsız bölgelere El Kaide’nin yerleşmesine yol
açabilir.
İsrail’in Filistin Kurtuluş
Örgütü gibi görece laik hareketlere karşı islami hareketleri desteklemesi,
Hamas’ı güçlendirdi. Sobhi bu desteği, Mısır’daki antiterör mücadelesi
bağlamında ele alıyor, Hamas’ın bugün İsrail ile Filistin arasında kalıcı
barışın sağlanmasına büyük engel oluşturduğunu belirtiyor. Sobhi’ye göre
ABD’nin İsrail’e karşı sergilediği dayanışma, Vaşington’un bölgede itibar
kaybetmesine yol açıyor. Arap halkları bu politikaya “Gazze’de İsrail tankı,
Bağdat’ta Amerikan tankı” gibi sloganlarla karşılık veriyor.
ABD birleşik ve demokratik Irak'ı
desteklemeli
Mısır Genelkurmay Başkanı, 2005
yılında yazdığı tezde ABD'ye, Vaşington imzalı ‚birleşik ve demokratik Irak'
hedefini hatırlatıyor. Sobhi'ye göre bu hedef, ancak ABD'nin BM'yi ve bölgesel
aktörleri daha çok seferber etmesiyle mümkün olacaktı. Kuzey Irak'taki
peşmergelerin tüm Irak'ın güvenliğine destek olması, ABD'nin de Irak'ta etnik
taraftarla eşit mesafe koruması, Sobhi'ye göre hayati önem taşıyor.
Aksi takdirde Sobhi Irak'ta bir
iç savaş tehlikesi görmüş. Genelkurmay Başkanı'nın bu durumda bölgede uzun süre
hakim kalacak Türk-Kürt düşmanlığı ve Türkiye'nin müdahalesini bekliyor. Sobhi,
ABD'nin İran politikasını da eleştiriyor: "Gerçekçi yaklaşım, İran'ın
Körfez'de - ve Hazar Denizi bölgesinde - önemli bir aktör olduğunu kabul etmek
ve Tahran'a anlamlı ve doğrudan iletişim kurmaktır".
Afganistan: mücadele başarısız
Sobhi'ye göre özellikle Irak
saldırısı, ABD'yi Afganistan'da hem askeri güç, hem de istihbarat açısından
zora soktu. Burada El Kaide'ye karşı yürütülen Amerikan girişimi "başarılı
olmadı", ülkenin ekonomik çöküşü Afganistan'ı bir "uyuşturucu
devletine dönüştürdü", El Kaide'ye zemin hazırladı. Bu durum ABD'nin Orta
Asya'daki diğer hedeflerini de etkileyecek.
Demokratikleşme süreçleri
Sobhi tezinde, zamanın ABD Devlet
Başkanı George Bush'un yaptığı bir konuşmaya da değiniyor. Bush ABD
Kongresi'nde, Mısır ve Suudi Arabistan hükümetlerinin demokratikleşmesi
gerektiğini belirttiğini aktarıyor.
Mısır Genelkurmay Başkanı,
Batı'nın bakışının "bazen siyasi istikrarı gözardı ettiğini" yazıyor
ve ekliyor: "Demokratikleşme süreci siyasi, sosyal, kültürel ve dini
meşruiyeti korumalıdır. Diğer bir deyişle bu süreç sadece iç dinamik olarak
algılanmalıdır." Sobhi'ye göre demokratikleşme süreçleri ABD müdahalesi
olarak algılanırsa "tüm haklılığını yitirir".
Sobhi, 1990'larda ABD'li yeni
muhafazakar çevrelerinde dile getirilen adem-i-merkeziyetçi yaklaşımı da
eleştiriyor. Özellikle Suriye ve İran için hazırlanan bu yaklaşım, Arap
ülkelerinin bölünmesini öngörüyor. Sobhi bu tür ‚rejim değişikliklerinin'
istikrarsızlık yaratacağını ve El Kaide gibi örgütlere davetiye çıkaracağını
belirtiyor. "Güçlü merkezi hükümetler", Sobhi için demokratikleşmenin
vazgeçilmezi.
Arap sokağı ABD'ye karşı
Sobhi, ABD'nin bölgeye yönelik
askeri müdahalelerinin artık büyük muhalefetle karşılaşacağını öngörüyor. Mısır
Genelkurmay Başkanı'na göre "ABD kuvvetlerinin varlık ve operasyonlarının
üstü kapalılığı, bu kuvvetlerin Arap sokağı ve Arap kitle medyası tarafından
ulusal demokratikleşme süreçlerine bir tehdit ya da manipülasyon girişimi
olarak algılanmasına yol açıyor". Genelkurmay Başkanı ekliyor:
"İlginçtir ki, bu algı yanlış olmak zorunda değil."
12 Eylül: İran ve Suriye’ye karşı
İsrail ve ABD’yle ortaklık
Sobhi, Ortadoğu tarhinin
özetlerken Türkiye’ye de kısaca değiniyor. 12 Eylül darbesinin damga vurduğu
80’li yıllar, Mısır Genelkurmay Başkanı’na göre Türkiye’nin Ronald Reagan
önderliğinde İsrail ve ABD’yle “stratejik bir eksen oluşturduğu dönem”.
Sobhi’ye göre bu eksen sadece
Sovyetler Birliği’ne karşı kurulmadı. Aynı zamanda “Suriye Arap Cumhuriyeti ve
İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı stratejik çevrelemeyi hedefledi. Üstüne üstelik
bu stratejik eksen, İsrail ile Türkiye arasında askeri ve istihbarat alanlarında
ilişki kurdu.”
ABD'nin kapasitesi düşüyor
ABD'nin daralan ekonomik
kapasitesi, Sobhi'nin önerisi için öne sürdüğü diğer bir gerekçe. Mısırlı
subay, "süper güç statüsüne rağmen ABD'nin kaynakları sınırsız değil, ve
bölgede girişeceği yeni askeri maceralar, ekonomik, sosyal ve siyasi
kapasitesini aşabilir" uyarısını yapıyor.
Sobhi'nin önerisi: askeri geri
çekilme ve Marşal Planı
Sobhi tezini şu cümlelerle
bitiriyor: "Eğer ABD Ortadoğu'da demokratik rejimlerin kurulmasını
istiyorsa bu hedefin askeri güçlerin uygulayacağı şiddetle gerçekleşmeyeceği
aşikardır. Bu nedenle benim çıkardığım sonuç ve tavsiyem, ABD'nin Ortadoğu ve
Körfez'den tüm askeri personelini kalıcı olarak çekmesidir. ABD bölgedeki
stratejik hedeflerini sosyoekonomik yöntemlerle ve uluslararası hukuk
çerçevesinde gerçekleştirmeye çalışmalıdır". Sobhi ABD'ye yeni bir Marşal
Planı'nı uygulamasını, özellikle eğitim sistemini yeniden Arap öğrencilere
açmasını öneriyor.
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/26262-misir-genelkurmay-baskaninin-abd-ve-ortadogu-tezleri.html
0 comments
Write Down Your Responses