Filistin Büyükelçisi: Pilotları Türkiye değil Filistin kurtardı
Lübnan'da kaçırılan Türk
Pilotların kurtarılamasına ilişkin Filistin Büyükelçisi Nabil Maaruf'un verdiği
bilgiler, Türkiye'nin değil Filistin'in çabaları sonucu pilotların
kurtarıldığını ortaya çıkardı
Filistin Büyükelçisi Nabil
Maaruf, AKP'nin desteklediği belirtilen ÖSO'nun kaçırdığı Lübnanlı hacıların
serbest bırakılması için Türkiye'yi devreye sokmak amacıyla kaçırılan iki Türk
pilotunun serbest bırakılma sürecini anlattı.
Maaruf'un verdiği bilgiler,
kaçırılan hacıların kurtarılmasında MİT'in değil, Filistin'in başarısı olduğunu
ortaya koyuyor. Lübnan İstihbaratının hazırladığı üçlü takas formülünün, Maaruf
tarafından Türk Dışişleri Bakanlığı'na pilotların kurtarılmasından önce
'yazılı' olarak iletildiğini ortaya koydu.
Esad'ın rolünü gizlemek için mi?
Ankara'da bir grup gazeteciye
konuşan Maaruf, Filistin'in buradaki rolünün neden görmezden gelindiğini
anlayamadığını ve bu konudaki düşüncesini de Davutoğlu nezdinde dile getirdiğini
söyledi. Maaruf'un aktardığı bilgilere göre, başta Lübnanlı hacılar ile Esad'ın
elindeki mahkûmlar arasında kurulan takas ilişkisi, Türk pilotları da içine
alacak şekilde genişleyerek 3'lü müzakereye dönüştü. Maaruf, Türk pilotların
kurtarılmasının ardından Esad ile takas iddialarını reddeden AKP'yi de
yalanladı. Dışişleri Bakanlığı'nın Filistin'in girişimlerini açıklamaması Türk
pilotların kurtarılması sürecinde Esad'ın rolünü gizlemek için mi sorusunu
akıllara getirdi?
ÖSO ile Kilis ve Gaziantep'te
görüşmüş
Cumhuriyet gazetesinden Utku
Çakırözer'in köşesinde aktardığı konuşmasında Maaruf, "Hacıları kaçıran
grubun lideri Ebu İbrahim ile temas için Kilis ve Gaziantep'e gittim. O süreçte
Mahmut Abbas, 17 Ekim'de gizli olarak Ankara'ya geldi; Başbakan Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile görüşmeler yaptı. Henüz Türk pilotlar
kaçırılmamıştı. Ankara gerekirse hacıların kurtarılması için yardımcı
olabilecekleri sözünü verdi" açıklamasında bulundu.
Bir ay sonra Ebu İbrahim'in
kendisini aradığını aktaran Maaruf, açıklamalarına şöyle devam etti: "Ebu
İbrahim Ankara'ya göndereceği bir aracı ile ismini açıklayamayacağım bir
yabancı büyükelçilikte buluşmamı istedi. Buluştum ve taleplerini öğrendim.
Türkiye'den kaçırılarak Esad'a teslim edilen ÖSO'nun ilk komutanı Albay Hüseyin
Harmuş ile bir başka ismin Şam rejimi tarafından iadesini istediler. Ama
öğrendik ki öldürülmüşler. Bir süre sonra Ebu İbrahim de bir çatışmada öldü.
Birkaç ay hacıları kaçıran gruptan ses çıkmadı. Sonra yeni lider Samir Enuri temasa
geçti bizle. Yeni talepleri hacılar ile Esad'ın elindeki 300 Suriyeli kadın
mahkûmun takas edilmesiydi. Sonradan bu talep 127'ye indirildi."
'Yazılı olarak Dışişlerine
ilettim'
"Esad rejimine bu teklifi
Lübnan götürebilirdi. Nisan sonunda Lübnan İstihbarat Servisi Şefi Abbas
İbrahim ile irtibata geçtik. İkili takas için uğraşırken bir süre sonra iki
Türk pilot Lübnan'da kaçırıldı. Amaç Türkiye'yi devreye sokarak, hacıları
bıraktırmaktı.
Lübnan İstihbarat Sefi, Suriyeli
kadın mahkûmlar ile Türk pilotların bırakılmasını bana garanti etti. Bu
garantiyi alınca Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ömer Önhon ile 2
Ekim'de bir araya gelerek, Türkiye'nin onayını istedim. İki gün bekledim ve
yanıt gelmeyince, bu öneriyi 4 Ekim'de yazılı olarak Türk Dışişleri
Bakanlığı'na ilettim."
"Türkiye'den yine ses
çıkmayınca Ankara'daki Katar Büyükelçisi aracılığıyla 4 Ekim'de Katar Dışişleri
Bakanı'na ulaştım. Beni Doha'ya davet ettiler. Doha yolunda Dışişleri'den yanıt
geldi ve Müsteşar Yardımcısı Önhon, beni arayarak, 'Yeşil ışık yakıyoruz.
Türkiye bu sürece yardımcı ve kolaylaştırıcı olacaktır' mesajını iletti.
Doha'da yaptığım görüşmelerden sonra Katar Dışişleri Bakanı ve İstihbarat
Servisi Başkanı İstanbul'a geldiler. Ben de onlarla aynı uçaktaydım. Ondan
sonra da bildiğiniz gelişmeler yaşandı ve Türk pilotlar kurtarıldı."
0 comments
Write Down Your Responses