AKP'nin mezhepçi yüzü: Nusra'dan kaçan Alevi Türkmenler parkta yaşıyor!
Suriyeli Sünni mülteciler
sınırdaki kamplara yerleştirilirken, El Nusra saldırılarından kaçan Alevi
Türkmenler İstanbul’daki parklarda kalıyor.
İstanbul’un tarihî Kumkapı
sahili, Suriye’nin Halep şehrinden kaçan Alevi Türkmen sığınmacıların “evi’’
oldu. Son iki ayda Halep’ten kaçarak Gaziantep’e, oradan da İstanbul’a gelen
sığınmacıların çaresizliği yürek sızlatıyor. Yaklaşık 120 kişiden oluşan 35
Alevi Türkmen aile, Kumkapı sahilindeki parklarda yaşam mücadelesi veriyor. Savaş
nedeniyle göç eden pek çok Sünni Suriyelinin mülteci kamplarına yerleştirildiği
gözlenirken, Alevi Türkmen ailelerin parklarda yaşamaya mecbur edilmesi dikkat
çekiyor. Çaresizlikle, Kumkapı’nın da bağlı olduğu Fatih Belediyesi’ne müracaat
eden Suriyeli sığınmacılara, belediye ekiplerinin yardım etmediği öğrenildi.
Ayfer Çalışkan parklarda yaşayan
Alevi mültecilerle yaptığı görüşmeleri Taraf gazetesinde yer alan haberinde
şöyle anlattı:
Savaş bitince dönmek istiyorlar
Türkmen Alevisi ailelerin
üyeleriyle Suriye’deki savaşın Kumkapı sahiline vuran dramını konuştuk. Hüseyin
Hüseyn, 40 yılını geçirdiği Halep’ten ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmiş. Bir
buçuk aydır Kumkapı sahilinde yatıp kalkan Hüseyn, yaşadıklarını şöyle
anlatıyor: “Savaştan kaçtık. Muhalifler evlerimizi, mallarımızı yaktı, sınırdan
çıkarken tüm paramızı aldılar. Kiraya çıkacak paramız yok. Hamallık yapıyorum,
hurda satıyorum, kazandığım parayla çocuklarımın karnını doyuruyorum. Yardım
bekliyoruz.’’
Hüseyn, muhaliflere öfkeli.
“Muhalifler bizi rezil etti’’ diyor ve ekliyor:
“Esad bizi bu duruma getirmezdi,
muhalifler yaptı. Ülkelerden destek aldılar bize de bunu yaptılar. Muhalifler
Suriyeli değil, çoğu başka yerlerden, Türkiye’den giden insanlar da var. Suudi
Arabistan ve Katar’dan da geliyorlar. Bizi malımızdan mülkümüzden ettiler.”
Hüseyn’in tek isteği, savaşın
bitmesi ve ülkesine geri dönebilmek.
"Muhalifler evlerimizi
elimizden aldı"
Aynı aileden Abdullah Hüseyn ise
savaşın acı yüzünü tek cümleyle özetliyor: “Karım savaşta öldü. Bomba patladı
ve öldü.” Daha fazlasını söyleyemiyor.
Hüseyn ailesinin komşusu Muhammed
Ali ailesinin yanına gidiyoruz. Ayşe Muhammed Ali, “Kimse vatanını unutmaz’’
diyerek başlıyor söze:
“Halep’te yaşadığımız yerde
patlamalar oluyordu, korktuk. Geleli iki gün oldu. Kocam hasta, solunum
problemi var. İş yok, güç yok. Orada ortalığı karıştırdılar. Bunları yapan
muhalifler. Biz Osmanlı zamanından beri orada yaşıyorduk. Evlerimiz yıkıldı,
çocuklarımız gitti, biz de buraya geldik. Gece soğuktan uyuyamadık.”
Beş kız çocuğuyla Türkiye’ye
gelen Zariha Muhammed, “Bir haftadır parkta yaşıyoruz. Eşim mendil satıyor.
Halep’te evlerimize saldırıyorlardı, kaçtık geldik buralara” diyor. 57
yaşındaki Ahmed Veli de muhaliflerden şikâyetçi: “Muhalifler evlerimizi
elimizden aldı. Savaş orada her yerde. Bir kızım ve kız kardeşim öldü,
üzerlerine bomba düştü.”
8 aylık hamile...
Hamide teyze ise yaşadıklarını
söyle aktarıyor: “Oğlumu vurdular, gelinimi kaçırdılar. Beş ay olacak
kaçırılalı. Evimize, arabamıza, herşeyimize el koydular, yağmaladılar.”
Bir başka ailede ise hamile bir
genç kadın göze çarpıyor. Kaç aylık olduğunu sorduğumuzda sekiz aylık olduğunu
öğreniyoruz. Yaşı 18 ve yanında da üç çocuğu... Ama konuşmak istemiyor.
İzmir’de Suriyeli sığınmacı
manzaraları
İzmir’e gelip kalacak yer
bulamayan Suriyeliler, Konak Meydanı da dahil olmak üzere şehrin çeşitli
noktalarındaki açık alanlarda yatıp kalkıyor. Son haftalarda neredeyse her gün
yeni gruplar gelip İzmir’e yerleşiyor. Basmane semtinde de çok sayıda Suriyeli
yaşıyor. Türkçe bilenler, kendilerine barınacak bir yer konusunda yardımcı
olunmasını istiyor. Konak Meydanı’ndaki Suriyeliler, “Kimse vatanını isteyerek
terk etmez. Ya kalıp öldürülmeyi bekleyecektik, ya da ailemizi kurtarmak için
ülkemizi terk edecektik. İmkânı olanlar ucuz otellerde tek odalı evlerde ya da
buradaki akrabalarının yanında kalıyor. Fakat biz barınacak yer bulamadık.
Çoluk çocuk parklarda yatıyoruz, beslenme sorunumuz var. Banyo yapamıyoruz.
Valilik ve Kaymakamlık’tan yardım istedik, ‘Birkaç gün sonra gelin’ dediler.
Sesimizin duyulmasını istiyoruz” diyor.
0 comments
Write Down Your Responses