Ergenekon Fethullah Gülen üyeleri tarafından yürütüldü
Binlerce sayfayı bulan Ergenekon iddianamelerini okuyan ve
“Gerçek ile Fantezi Arasında: Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması” isimli
raporun yazarı Gazeteci Gareth Jenkins, “Ergenekon soruşturması, şu an Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ile bir iktidar mücadelesine girmiş olan Fethullah Gülen
hareketinin üyeleri tarafından yürütüldü” yorumunda bulundu.
BBC Türkçe’den Rengin Arslan'ın yaptığı habere göre Jenkins
sona yaklaşılan Ergenekon davasına ilişkin soruları yanıtladı. “Ergenekon
soruşturması ilk başladığında pek çok kişi soruşturmayı yürütenlerin
iddialarını ön kabul yoluyla algılamaya hazırdı. Türkiye komplo teorileri ile
dolu ve derin devlet olarak bilinen Gladyo tarzı bir ağ Türkiye’nin modern
tarihinin bir gerçeği” diyen Jenkins, insanlar yerleşik fikirlerini Ergenekon
soruşturmasına yansıttığını söyledi. Yıllar geçtikçe hem Türkiye içinde hem
Türkiye dışında davaya yönelik algının büyük ölçüde değiştiğinin altını çizen
Jenkins, şunları kaydetti:
“Şimdilerde davada,
en azından derin bir çatlak olduğunu bilmeyen birini bulmanız çok zor. Sanırım
pek çok kişi artık davanın siyasi motivasyonla üretilmiş olduğunu anladı.
FETHULLAH GÜLEN ÜYELERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLDÜ
Ergenekon soruşturması, şu an Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile bir iktidar mücadelesine girmiş olan Fethullah Gülen hareketinin üyeleri
tarafından yürütüldü. Yine de Ergenekon davası, hukukun üstünlüğünün nasıl
görmezden gelinebileceğini ve Türkiye basınının baskı, kibir ve bazı
mensuplarının ilkesizliği nedeniyle nasıl kontrol altına alınabileceğini
göstererek Erdoğan’ın gittikçe otoriterleşen yönetim biçiminin temellerini
attı. Eğer insanlar Ergenekon davasının başında, davanın gerçeklerine bakmayı
başarsalardı ve hukukun üstünlüğü ve aynı fikirde olmadıkları insanların
hakları için ayağa kalksalardı, bugün Ankara’da böylesine otoriter bir rejim
ile karşı karşıya olmazdık.
Yüzlerce sanığı ve bu kadar sıra dışı iddia ve suçlamaları
içeren her dava, hem davanın taraftarlarını hem de ülkenin hukuk sistemini
yargılamakla son bulur. Bu Türkiye ve Ergenekon soruşturmasının taraftarları ve
destekçilerinin kötü şekilde başarısızlığa uğradığı bir sınav.
Ergenekon iddianameleri, her siyasi şiddet eyleminden
sorumlu olan hiyerarşik, merkezi olarak idare edilen ve Türkiye’nin modern
tarihindeki her militan grubu yönetmiş; aynı zamanda nükleer, kimyasal ve
biyolojik silahları uluslararası piyasaya satmaya hazırlanan bir örgüt
suçlamasına yer veriyor. Tabii ki böyle bir örgüt yok.
Ergenekon iddianameleri çok uzun, muhtemelen kasten böyle.
Sağduyusunu yitirmemiş, iddianameleri okuyup böyle bir örgütün gerçekten var
olduğuna inanan herkese karşı bunu savunurum.”
“ERGENEKON DAVASININ
KURBANI İKİ GRUP VAR”
Derin devlet Türkiye modern tarihinin bir gerçeği olduğunu
savunan Jenkins, “Ergenekon soruşturması başladığından beri, davayı
destekleyenler, bunun derin devleti hedef aldığı iddia etti. Ancak Ergenekon
iddianamelerini okuduğunuzda, niyetin bu olmadığı açık olarak ortaya çıkıyor.
Derin devlet özerk ve yarı özerk çete ve grupların dokunulmazlık içinde
faaliyet yürütmesiydi. Bu da Ergenekon soruşturması başlayana kadar hemen hemen
ortadan kalkmıştı. Ergenekon davasının kurbanı iki grup var. Gruplardan biri soruşturmayı
yürütenler tarafından doğrudan hedef alınanlar; özellikle açık şekilde absürt
suçlamalar ve üretilmiş ‘delillerle’ suçlanan ve tutuklananlar. Diğer grup ise
gerçek derin devletin kurbanlarından oluşuyor. Örneğin 1990’lı yıllarda
Güneydoğu’da binlerce kişi ölüm mangaları tarafından öldürüldü. Onlar ve
aileleri için adaleti sağlamak üzere hiçbir girişimde bulunulmadı. Ergenekon
soruşturmasının en korkunç taraflarından biri de gerçek derin devletin bu
kurbanlarının, davayı kendi siyasi amaçları için yürütenler tarafından
kullanılmasıdır.
Bu aynı zamanda, sevmedikleri insanları hedef aldığında
Ergenekon davasını destekleyen ve arkadaşlarını hedef aldığında eleştiren;
fakat gerçek derin devlet tarafından işlenen suçlar yüzünden adalet bekleyen
insanlara hiçbir ilgi göstermeyen ‘liberal entelektüellere’ de uzanıyor” dedi.
“AVCI İLE ŞIK’IN AYNI ÖRGÜTE AİT OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNEN
HERKESİN BİR DAHA DÜŞÜNMESİ GEREKİR”
Ergenekon davasında yargılananların paylaştıkları tek
özelliğin hepsinin “Gülen hareketinin gerçekten veya öyle algılanan karşıtları
veya rakipleri olması” olduğunu öne süren Jenkins, “Davayı kimin yürüttüğüne
işaret eden başka pek çok kanıt var ama sadece suçlananların isimlerine bakmak
da yeterli. Solculara yönelik kötü muameleyle ünlü sağcı eski emniyet müdürü
Hanefi Avcı ile sosyalist gazeteci Ahmet Şık’ın aynı örgüte ait olabileceğini
düşünen herkesin bir daha düşünmesi gerekir. Ama tabii ki, Avcı ve Şık, Gülen
hareketi üyelerinin emniyet ve yargı sistemine nüfuz etmelerini ayrıntılandıran
kitaplar yazmışlardı” ifadelerini de kullandı.
Odatv.com
0 comments
Write Down Your Responses