Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad,
Suriye’nin büyük bir savaşla karşı karşıya bırakıldığını belirterek ilk senesi
direnişle geçen bu savaşta zafer aşamasına geçtiklerini söyledi.
Lübnan’da
yayımlanan el-Ahbar Gazetesi'nin haberine göre Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad,
çeşitli Arap ülkelerinden gelen parti temsilcilerini ve siyasi liderleri
kabulünde yaptığı konuşmada başta Suudi Arabistan olmak üzere bazı ülkelerin
teröre destek vermesi sebebiyle sorunun çözümünün geciktiğini söyledi. Suudi
Arabistan’ın teröre destek vermesi sürdürdüğü müddetçe devam edeceğini belirten
Esad, Cenevre-2 konferansına da iktidarı devretmek üzere gitmediklerini ifade
etti.
LÜBNAN DİRENİŞİ TECRÜBESİNDEN YARARLANDIK
Esad, Suriye’de cephede yaşanan
gelişmelerle ilgili bir soruyu şöyle cevapladı: “Biz büyük bir savaşla karşı
karşıya kaldık. Birinci aşamada direnişe yoğunlaştık, bu ilk yıl yaptığımız
şeydi. Ama şu anda zafer aşamasına ulaşmış bulunuyoruz. Yakın geçmişte birçok
tecrübelerden yararlandık.
Bunun bir kısmını Lübnan’dan
öğrendik, Lübnan Direnişi, uzun bir süre direndi; 2000 ve 2006 yılında büyük
bir zafer kazandı. Biz en başından beri bu saldırıların kararlarımızdaki
bağımsızlığımızı hedef aldığını biliyorduk. Bizi güçlü ve dirençli kılan bu
bağımsızlıktı. Bununla birlikte bize destek veren müttefiklerimizi de takdirle
anıyoruz. Özellikle de çıkarları tehdit altına alınan Rusya’yı.” Esad, krizin
son bulacağına dair de şunları söyledi: “Krizin ne zaman sona ereceği,
bölgedeki terörist gruplara verilen desteğe bağlı. Suudi Arabistan, Suriye’ye
10 binlerce militan gönderdi. İş öyle bir noktaya geldi ki bu kişilere 2 bin
dolar maaş ödemesi yaptılar. Öte yandan Irak sınırından giren el-Kaide
militanları da söz konusu ve Iraklı yetkililer, bunlarla mücadele etmeye
çalışıyorlar. Dolayısıyla Suudi Arabistan’ın teröristlere yardımı durdurması,
bu savaşın bitmesinde büyük rol oynayacak. Teröristler ve onların destekçileri
Suriye Ordusu'nun gücü karşısında şaşkınlığa uğradılar.”
'SUUDİ ARABİSTAN'LA SAVAŞIYORUZ'
Arap ülkeleri içerisinde en
yıkıcı rolü Suudi Arabistan’ın oynadığını belirten Esad, “Suudi Arabistan,
Körfez İşbirliği Örgütü lideri olarak İsrail’le mücadele eden ülkelere karşı
İsrail’i savunma rolünü üstlendi. Camp David anlaşmasının üstünü örttüler, 1982’de
Lübnan’ın işgal edilmesini desteklediler. Bugün de Suriye’ye karşı açıkça
teröristleri destekliyorlar. Şunu açıkça söyleyeyim biz şu an Suudi
Arabistan’la savaş halindeyiz.
'KISA VADEDE ÇÖZÜM GÖZÜKMÜYOR'
Mevcut şartlarda kısa vadede
çözüm yönünde bir uzlaşma gözükmediğini belirten Esad, “Teröristlere silah ve
para gönderilmeye devam ettikleri sürece biz de onlarla mücadeleden
vazgeçmeyeceğiz. Çünkü hiç kimse bizim kendi ülkemizi savunmamıza engel olamaz.
Şu an Cenevre’de bir uzlaşmaya varabileceğimizi düşünmüyorum. Bazıları bizim
Cenevre’ye yönetimi devretmek için geleceğimiz kuruntusuna kapılıyor. Eğer bunu
istiyorlar ve yapabiliyorlarsa buyursun Suriye’ye gelip yönetimi devralsınlar!”
dedi.
'1700 AVRUPALI ÇETELERE KATILDI'
Belçika’da yayın yapan medya
kuruluşlarının Norveçli terörle mücadele uzmanı Thomas Hegghammer tarafından
hazırlanmış olan istihbarat raporunu kaynak göstererek geçtikleri haberde, 1700
kadar Avrupalının Suriye’de muhalif grupların saflarında savaştığı bilgisi
verildi. Hegghammer söz konusu raporunda, Avrupa’dan Suriye’ye savaşmaya
gidenlerin başında Fransa, Almanya, İngiltere ve Belçika vatandaşlarının
bulunduğunu ifade ediyor. Norveçli uzmanın elde ettiği bilgilere göre, 300
kadar genç Belçikalı, Belçika Hükümeti tarafından yasadışı olarak
nitelendirilmiş olan ‘‘Belçika için şeriat’’ isimli radikal İslami hareketin
desteğinde Suriye muhalefeti saflarında savaşıyor. Belçikalı gençlerin Suriye
muhalefeti saflarında savaşmasının önüne geçilmesi amacıyla bir önlem paketinin
hazırlanmakta olduğu Brüksel tarafından daha önce açıklanmıştı.
'ESAD KÜRTLERİN ÖZERKLİĞİNİ TANIYACAK'
Suriyeli Kürt parlementer ve Kürt
İnisiyatifi Başkanı Ömer Osê Radikal Gazetesi'ne verdiği demeçte Suriye
Ordusu'nun Kürtlerin yaşadığı bir çok bölgeden çekilerek, o bölgelerin
yönetimini YPG ve PYD'ye devrettiğini belirtti. Kürtlerin bölgede ÖSO ve Nusra
gibi çetelere karşı halkı savunduğunu, son dönemde de girişilen özerklikle
beraber yönetsel boşluğun da tam olarak doldurulacağını söyledi. Osê, Esad'ın
özerklik girişimine dair tutumunu da şu sözlerle anlattı: Suriye hükümeti şu an
sessiz çünkü geçici yönetim tek taraflı. Yani talep sadece Kürtlerden geldi.
Ama bu oluşumdan rahatsızlık duyduğunu sanmıyorum. Şahsi kanaatime göre, Suriye
krizi aşıldığı takdirde, hükümet bölgede Kürtlere birtakım haklar tanımaya
hazırlanıyor.
Osê, Cenevre-2 Konferansı'na
ülkede ciddi başarı sağlayarak oturan Esad'ın krizi bir kaç ay içerisinde
tamamen çözeceğine inandığını da sözlerine ekledi. Osê, krizin ardından otonomi
dahil Kürtlerin tüm haklarının tanınacağını çünkü Suriye'nin en zor günlerinde
Kürtler tarafından ihanete uğratılmadığını belirtti. Osê Şam yönetimin
Kürtlerle her türlü diyaloğa da hazır durumda olduğunu bildirdi.
Bağdat yöntemi Enerji Bakanı
Taner Yıldız’ın da katılması beklenen Erbil’de düzenlenecek enerji konferansı
öncesinde Irak Kürdistan Bölgesi üzerinde Türkiye'den özel jet uçuşlarını
yasakladı.
Irak’ta merkezi hükümet, Enerji
Bakanı Taner Yıldız’ın da katılması beklenen Erbil’de düzenlenecek enerji
konferansı öncesinde Irak Kürdistan bölgesi üzerinde özel jet uçuşlarını
yasakladı.
Erbil havaalanı yöneticisi Talar
Mustafa, Bağdat yönetiminin Türkiye’den özel uçakların gelişini yasakladığını
ve bu konu hakkında havaalanı yöneticilerine bir neden göstermediğini söyledi.
Bağdat yönetiminin bu hamlesi
Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden taşınmasını sağlayacak boru hattı
nedeniyle gerilen Türkiye ve Irak ilişkilerinin durumunu göstermesi açsından
dikkat çekici. Alınan karar, geçen hafta Türkiye’ye gelen Irak Kürdistan
Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye üzerinden petrol satışının
gelecek ay başlayabileceğine dair açıklamalarına bir cevap olduğu düşünülüyor.
Irak hükümeti enerji satışının
merkezi yönetim üzerinden gerçekleştirilmesi konusunda ısrarcı. Bu durum petrol
ticaretini merkezi yönetimin kontrolü dışında yapmak isteyen Erbil yönetimiyle
Bağdat arasında gerilime neden olmakta.
Hatırlanacağı gibi daha önce de
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Erbil’e gidişi, Iraklı yetkililer tarafından
gerekli izinlerin alınmadğı gerekçesiyle engellenmişti.
Irak Başbakan Yardımcısı
büyükelçiye petrol kaçakçılığını sordu
Irak Enerji İşlerinden Sorumlu
Başbakan Yardımcısı Hüseyin El Şehristani, Türkiye Büyükelçisi Faruk
Kaymakçı'ya, Irak hükümetinin bilgisi dışında Türkiye üzerinden kaçırılan Irak
petrolleriyle ilgili bilgi istedi.
Asvat El Irak adlı haber
sitesinin haberine göre, Şehristani Türk Büyükelçisine, Irak Anayasasına göre,
Irak petrollerinin Irak halkının mülkü olduğunu ve Irak merkezi hükümetinin bu
petrol kaynaklarını yönetme konusunda tek yetkili merci olduğunu hatırlattı.
Şehristani Türkiye'yi enerji ihtiyaçları konusunda desteklemeye hazır
olduklarını, Irak ve Türkiye'nin yalnızca ekonomik ortak olmadıklarını, bölgede
barış ve güvenlik için de işbirliği içinde olmayı umduklarını belirtti.
Şehristani, Bölgesel Kürt Yönetimi'nden Türkiye'ye yapılacak petrol ihracatının
da 'kaçakçılık' olarak kabul edileceğini vurguladı.
Bağdat hükümeti AKP ile Barzani
yönetimi arasında yapılan petrol anlaşmasına karşı çıkıyor ve 2014 yılı
itibariyle faaliyete geçmesi beklenen yeni boru hattının asla kabul görmeyeceği
bildirildi. AKP hükümeti Irak'ın kuzeyindeki petroller için bir hesap
açılmasını ve bu hesabın Bağdat ile Erbil yönetimleri arasında bölünmesini ön
görüyordu. Bağdat Hükümeti bu hesap konusuna da şiddetle karşı çıkmıştı.
Maliki, Büyükelçi Kaymakçı'yı
kabul etti
Irak Başbakanı Nuri El Maliki,
önceki gün Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakçı'yı nezaket ziyareti
çerçevesinde kabul etti.
Türkiye'nin Kahire büyükelçisi
Hüseyin Avni Botsalı'nın sınırdışı edilmesi, Mısır basınında 'Erdoğan'a tokat'
ve 'sürecin başlangıcı' olarak yazıldı. Serbest ticaret anlaşmalarının
iptalinden Mısır'ın Ankara Büyükelçiliğini tümüyle kapatmasına kadar bir dizi
adım tartışılıyor.
Mısır, Erdoğan'ı terörizme destek vermekle suçladı
Mısır İçişleri Bakanı Muhammed
İbrahim, "bir grup teröristin Türkiye'de eğitildiğini" söyledi. İbrahim,
bunun hükümet bilgisi dışında gerçekleşmesine ihtimal vermediğini ekledi.
İçişleri Bakanı, cihatçı grupların yaklaşık 1 ay önce İstanbul'da toplantılar
düzenlediğini, İstanbul konsolosluğunun bu yönde 4 ayrı uyarı mektubu
gönderdiğini açıkladı.
Üçüncü ülkeden bilgi mi geldi?
Kuveyt'te yayınlanan El Raei
gazetesi, Botsalı'nın sınırdışı kararının bir hafta önce alındığını bildirdi.
Gazete, kararın Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi'nin geçici Cumhurbaşkanı
Adli Mansur'a verdiği bir rapora dayandığını bildirdi. Habere göre Fehmi,
raporu hazırlamadan önce üçüncü ülkeleri ziyaret etti.
Ekonomi anlaşmalarına gözden
geçirme
Mısır'da yayınlanan El Wafd
gazetesi diplomatik kaynaklara dayanarak Mansur'a Türkiye hakkında bir dizi
rapor hazırlandığını bildirdi. Raporlar, Türkiye'nin etrafındaki ülkelerle
işbirliği kurarak Erdoğan hükümetine baskı yapmayı öneriyor. Ayrıca, tüm
ekonomik anlaşmaların iptal edilmesi öneriliyor.
Mısır Sanayi Federasyonu Başkanı
Muhammed el Sevedi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na başvurdu. El Sevedi, serbest
ticaret anlaşmasının gözden geçirilmesini talep etti. Ancak el Sevedi,
başvurusunun siyasi gelişmelerle ilgili olmadığını, Türkiye'den yapılan
ithalattan yerel üreticinin zarar gördüğünü söyledi.
Mısır Ticaret Odası Kamusal
İthalat Başkanı Hamdi el Naggar, krizin "ticarete doğrudan ve açık olumsuz
etki yapacağını" söyledi.
1 milyar dolar ne olacak?
El Masri el Yovm gazetesine
konuşan, adı açıklanmayan bir hükümet kaynağı, Erdoğan'ın Mursi'ye gönderdiği 1
milyar dolar yardımın Mısır için sorun oluşturmayacağını söyledi. Kaynak,
terörizme karşı Mısır'a destek olan Arap ülkelerinin bu borcu ödeyeceğini söyledi.
Kaynak, Cezayir ve Fas'ın, Türkiye'deki yatırımlarını geri çekme tehdidinde
bulunduklarını da ekledi.
Camiler siyasi gösteriye kapandı
Mısır'da yeni bir gösteri yasası
yürürlüğe girdi. Yasa, tüm yürüyüşlerin üç gün öncesinden emniyet müdürlüğüne
bildirilmesini öngörüyor. Ayrıca yeni yasaya göre dini ibadet yerlerinde siyasi
gösteri düzenlemek yasak. Yasa, ihlal durumunda gözaltı ve tutuklama öngörüyor.
Salı günü yeni yasaya karşı Mısır
parlamentosu önünde gösteri düzenlendi. Yaklaşik 100 kişinin katıldığı
protestodan sonra tutuklamalar gerçekleşti. Yeni anayasa hazırlayan 50 kişilik
komisyondaki 13 üye, tutuklamalar nedeniyle geçici olarak çalışmalara
katılmayacağını duyurdu. Üyeler, Çarşamba günkü oturuma tekrar katıldı.
Yasaya sert bir eleştiri de
ABD'den geldi. Hükümet sözcüleri, yasanın "uluslararası düzeye uygun
olmadığını ve demokrasiye doğru ilerlemeye zarar verdiğini" öne sürdü.
Gül-Erdoğan çelişkisi mi?
Mısırlı El Ahram gazetesine
konuşan, adı açıklanmayan bir hükümet kaynağı, "Türk Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül Mısır-Türkiye ilişkilerini sağlamlaştırmak için son derece önemli
bir rol oynuyor. Kendisine, Erdoğan'ın tutumunu bütünüyle kabul edilemez
bulduğumuzu ilettik" dedi.
Kaynak, Mursi devrildiğinden beri
"Erdoğan ile Gül'ün farklı tutumlar aldığını, Ankara'da birçok kişinin
Erdoğan'ın tutumunu paylaşmadığını" da sözlerine ekledi. Kaynak, önde
gelen talepler olarak İhvan toplantılarına ev sahipliğine ve Mısır'a karşı
düşmanca açıklamalarla ve Rabia'yı kutsamaya son verilmesini dile getirdi.
Ankara'dan gazeteye konuşan bir Türk diplomat ise, "Türkiye Mursi'nin
devrilmesinden endişe duyduğunu belirtirken, 30 Haziran'da kendisine karşı
düzenlenen büyük halk gösterilerini de dikkate almalı" ifadesini kullandı.